About this ebook
Gelişmeleri etnik aidiyete göre izlemek; Kürtçenin karşısına Türkçeyi, Kürt olmanın karşısına Türklüğü yerleştirmek.
Ürkütücü bir çoğunluk bölücülüğü dışında, etnik esaslı itirazın tartışmalara kazandıracağı sağlıklı bir boyut yok. Bölücülüğün çoğunluk eliyle yapılması ise her zaman daha tehlikeli sonuçlar doğurur.
90 yıllık devlet paradigmasının değişmesinden, adeta ters-yüz edilmesinden bahsediyoruz. Sebep, bu paradigmanın artık bir işe yaramaması; ülkenin ve devletin tekliğini sürdürme yeteneğini bütünüyle kaybetmesi. Bu paradigmanın hüküm sürdüğü bir asra yaklaşan uzun tarih kesitinde üretilen ideolojik kalıpların ve edebiyatın tortularına bağlanıp kalmak, onları yeniden keşfetmek bugün hangi derdinize şifa olabilir?
"Andımız"ın devletin tekliğini sürdürmeye bir katkısı var mıydı? Kazlıçeşme mitinginde, karşısındaki kitleye ilk mektep müsameresi heyecanıyla Andımız'ı tekrarlatan MHP lideri Devlet Bahçeli'nin cevap bulması gereken bir soru: Türkiye Cumhuriyeti Devleti bekasını Andımız'la temin edebilir mi? Kürt milliyetçilerinin karşısına Türklükle çıktığınız zaman, Türk milletinin varlığına faydanız mı zararınız mı dokunur? Bahçeli'nin yaptığı şu millet tarifi yaman çelişkiyi görmek için yeterli:
"Türk milleti... gönlü ve vicdanı ortak bir kültüre bağlı ve ‘ben Türk'üm' diyen herkesi kapsamaktadır."
Bir parti taraftarlığı, bir dernek üyeliği, bir cemaat mensubiyeti değil, bir milletin ferdi olmaktan, kardeşlikten bahsediyoruz.
"Ben Türk'üm" demeyenlere, "buyrun kapı" diye göstereceğiniz bir istikamet var mı? Mensubu olduğunuz milletin sınırlarını daraltmanın, bu ülkenin vatandaşlarını dışlamanın millî varlığınıza vereceği zararı son otuz yılda tecrübe edip görmedik mi?
Kürtçe isimlerin iadesine, anadilde eğitime dair bir düzenlemeye itiraz ederken "Türk milleti tektir. Türk devleti tektir.
Türk vatanı tektir.
Türk bayrağı tektir." diye bağırdığınız zaman, tek olanı çok yapmaya başladığınızı nasıl fark etmezsiniz?
"Türk dili tek olarak kalacaktır ve o da Türkçeden başkası olmayacak, olamayacak, olması da mümkün görülemeyecektir." sözünden siz neyi murad ettiniz, dinleyenlerin okuyanların neyi anlamasını bekliyorsunuz?
MHP liderinin devlet-millet ve vatan konusundaki hassasiyetini, bu fasılda parti çıkarlarını bir kalemde çiğneyip geçeceğini biliyorum.
Sorun nerede?
90 yılın uygulamaları ile kabaran tepkisel Kürt milliyetçiliğinin, tam da demokrasinin eşit haklar temelinde marjinalleştiği keskin bir dönemeçte etnik kutuplaşmayı keskinleştirmenin devlete, millete, vatana ne faydası var? Anadilde eğitim hakkının karşısına "Türkçeden başkası olmayacak" diye çıkmanın kuru ve yavan milliyetçilik edebiyatı dışında katkı sağlayacağı bize ait bir değer var mı?
Türk milliyetçiliğini dar ve karanlık Kürt milliyetçiliği sularına sürüp orada tüketiyorsunuz.
Azınlık milliyetçiliğinin üzerine, çoğunluk milliyetçiliği ile gidiyorsunuz?
Türklerin tarihte zorlu bir hikâyesi var. Başarılarının sırrı, birbirine benzemeyen farklı milletleri bir arada barış içinde yaşatma yeteneğinde saklı. Türklerin kendisine veya tarihteki başarılarına övgüler kural olarak Türklerden gelmez.
Kızılelma'nın peşinden koşarken, birlikte yola devam ettikleri halkların payına adalet ve zenginlik düşer. Mirasıyla gurur duyduğumuz Osmanlı'nın hiç Türklük davası güttüğünü "Türkçeden başkası olmayacak" dediğini duydunuz mu? Demedi; ama Türkçe çok geniş bir coğrafyada saltanat sürdü. Hiç çoğunluk olan bir toplum, etnik kavgaya tutuşur mu?
Türk milliyetçilerinin bugün bir hedefi ve gayesi yok. Türk milliyetçileri Türk milletinin önüne bir Kızılelma koyamıyor.
Bu coğrafyayı düzene sokacak, hızlanan tarihi yeniden tabii mecrasına yerleştirecek kapasite sadece bu Türklerde var. Kürtleri, Arapları aynı hedefe yöneltip, hepimiz için refah, barış ve adalet getirecek istikameti, "Türkçeden başkası olmayacak" derken bulabilir misiniz?
Bir avuç suda boğulmamak için Kızılelma'yı saklayan açık denizlere doğru yol almamız gerekmez mi?
Ratings and reviews
About the author
İbrahim SARI, 1963 yılında, fakir bir ailenin tek çocuğu olarak dünyaya geldi…
Kendi deyimiyle HAYAT üniversitesini okudu.
Topraktan geldi toprağı sevdi..
Hayatı çile ve zorluklarla geçti…
Allah için kandırılmaya razı gelen yazar, Dünyaya farklı bir gözle baktı… İnsanlar onu anlamazsa bile o insanları anlamaya çalıştı..
Yunus Misali yaratılanı yaratandan ötürü seven yazar;
Dini, bilimsel ve siyasi konularda pek çok eser hazırladı. Bunların yanı sıra, yazarın ilim dünyasına yönelik çok önemli eserleri bulunmaktadır.
Yazar inkarcı düşünceye karşı mücadele eden tüm çalışmalarında, Kuran'ı ve Resulullah'ın sünnetini kendine rehber edinmiştir. Bu suretle, inkarcı düşünce sistemlerinin tüm temel iddialarını tek tek çürütmeyi ve dine karşı yöneltilen itirazları tam olarak susturacak "son söz"ü son nefesine kadar söylemeyi hedeflemektedir.
Yazarın tüm çalışmalarındaki ortak hedef, Kuran'ın tebliğini dünyaya ulaştırmak, böylelikle insanları Allah'ın varlığı, birliği ve ahiret gibi temel imanı konular üzerinde düşünmeye sevk etmek ve inkarcı sistemlerin çürük temellerini ve sapkın uygulamalarını gözler önüne sermektir.
Bilinmelidir ki, dünya üzerindeki zulüm ve karmaşaların, Müslümanların çektikleri eziyetlerin temel sebebi dinsizliğin fikri hakimiyetidir. Bunlardan kurtulmanın yolu ise, dinsizliğin fikren mağlup edilmesi, iman hakikatlerinin ortaya konması ve Kuran ahlakının, insanların kavrayıp yaşayabilecekleri şekilde anlatılmasıdır. Dünyanın günden güne daha fazla içine çekilmek istendiği zulüm, fesat ve kargaşa ortamı dikkate alındığında bu hizmetin elden geldiğince hızlı ve etkili bir biçimde yapılması gerektiği açıktır. Aksi halde çok geç kalınabilir.
Bu önemli hizmette öncü rolü üstlenmiş olan İbrahim SARI, Allah'ın izniyle, dünya insanlarının uyanışına ve Kuran'da tarif edilen huzur ve barışa, doğruluk ve adalete, güzellik ve mutluluğa taşımaya bir vesile olacaktır.
