Bu canlı türlerinden birisi olan İnsanoğlu da, kendisine özgü imkan ve yetenekler dahilinde yaratıldığından, belli faaliyetleri başarabilirken belli faaliyetleri gerçekleştirebilmesi ise imkansızdır. Her ne kadar, insanoğlunun fıtratına uygun olmayan bir davranışı göstermesi, birileri tarafından üstün yetenek olarak kabul edilse ve hatta yetenek yarışmalarında dereceler alsa da, aslında o davranışlar, insan için bir yeteneği değil, normal olmayan bir durumu yani anormalliği sergiler. Ancak yaratılış yönüyle, diğer canlılara kıyasla, insanın öyle üstün bir meziyeti vardır ki, bu meziyet yalnızca ona ait olup, dünya ölçüsünde kendisine sınırsız olarak bahşedilmiştir. Elbette ki bu meziyet; düşünebilme, değerlendirebilme, ilmi araştırmalar yapabilme ve dolayısıyla dünyanın düzenine yön verebilme yeteneğidir. İnsanoğlu, bu yeteneği hangi ölçüde başarılı kullanabilirse, dünya hayatı da ona o ölçüde daha iyi hizmet eder.
İnsan için, gerçek manadaki tek üstün yetenek olan bu ilmi araştırma ve geliştirmeler, günümüze kadar haddinden fazla yol kat etmiş, bunun sonucu olarak da hacmi merhalelerce büyümüştür. İlk etapta bir tek ilim olarak ele alınan bu araştırma ve geliştirmeler, hacmi genişledikçe dallara ayrılmış, bu dalların da hacmi arttıkça onların atında yeni yeni dallar oluşturulmuştur.
Dünya ve uzay nimetlerinden daha fazla faydalanabilmek adına, bu ilmi araştırma ve geliştirmelerin devam ettirilebilmesi için, her insanın, tercih ettiği pozisyona göre ve maksadına uygun şekilde, günümüze kadar getirilmiş bulunan mevcut ilmi, öncelikle idrak edebilmeleri şarttır. Bunu başarabilmek için, çeşitli kişi, kurum ya da kuruluşlar tarafından, insanın yeteneklerine uygun olmayan bazı yöntemler önerilse de, zaman içerisinde bu yöntemlerin başarısız olduğu anlaşılmıştır. Zaten yalnızca insana özgü olan düşünebilme, değerlendirebilme, ilmi araştırmalar yapabilme yetenekleri; başka olağan dışı yeteneklere gerek kalmaksızın, mevcut ilmin idrak edilmesi amacını fazlasıyla sağlayabilecektir. Bu noktada tek önemli olan husus, belirtilen düşünme-değerlendirme yeteneklerinin ne şekilde kullanılması gerektiğidir. İlmi çalışmalardaki verim yalnızca buna bağlıdır.
Bizler de acizane olarak, öğrencilik dönemindeki yöntemlerimize, elde ettiğimiz başarılarımıza, meslek hayatımızdaki uygulamalarımıza ve benzerlerine dayanarak; hangi konuda, hangi yaşta ve hangi pozisyona hazırlanıyor olursa olsun; ilmi çalışmalar yapmakta olan tüm kardeşlerimizin, başarılı olmalarını kolaylaştıracak fikir ve tecrübeler paylaşmayı amaçladık. Bunu yapmaya çalışırken de, okuyucuyu ve sonrasında da inşallah uygulayıcıyı bunaltmamayı esas alarak, söyleyeceklerimizi özet halinde söylemeye, fikirlerimizi mümkünse bir tek cümlede ifade etmeye gayret gösterdik. Böylece her bir cümleyi, üzerinde çok dikkatle durmayı ve düşünmeyi gerektirecek şekilde oluşturduk. Eser içerisinde önemsiz bir tek cümleye dahi yer vermedik.
Eserin, özet fikirler tarzında ele alınmış olması sebebiyle, sadece çalışmanın başında değil, çalışmalar devam ederken de zaman zaman ele alınıp okunmasında ve uygulanması gereken davranış kriterlerinin yeniden hatırlanmasında çok fayda olacaktır.
Unutmamak gerekir ki; başaracağına inanmak, başarabilmenin ilk şartıdır. Yüce Allah, hepimize muvaffakiyetler nasib eylesin.
https://ahmetadanur.blogspot.