Zâhidü'l-Kevserî, son dönemde yetişmiş en önemli Hanefî fakihlerindendir. (dğ. 1879, Düzce; vf. 1952, Mısır) "Makâlât"ında "Hem Hanîf hem de Hanefî" olduğunu vurguluyor. Zira İmam-ı A'zam Ebû Hanîfe'ye bağlılığı onun en önemli hususiyetlerinden.
İslam dünyasının, -etkisinden hâlâ kurtulamadığı- büyük yıkımın şokunu en derinden hissettiği dönemde yaşayan Zâhidü'l- Kevserî, mezhep karşıtı düşüncelere karşı en kayda değer mücadeleyi sergileyenlerden birisidir. Devrinde her konuda tam bir kaos ortamı hakimdi; tasavvufu ve mezhepleri Müslümanların geri kalmasından sorumlu tutmak popüler bir yaklaşımdı. Kevserî'nin İmam-ı A'zam konusundaki hassasiyeti, bu yaklaşımla yakinen alâkalıdır. Kevserî'nin yaşadığı yıllardaki entelektüel kaos, sadece İslam'ın fıkhî alanına değil aynı zamanda itikadına da uzanmıştı. Bu kargaşada Kevserî'nin, -arızî durumlardan etkilenmeden- yüzyıllar boyunca nesilden nesile aktarılarak bugüne ulaşmış geleneğe sadakat uğruna verdiği ilmî mücadele göz dolduruyor. Kitap, Kevserî merhumun fikrî mücadelesini anlatırken bize aslında geleneğimize güven ve saygı duymamız gerektiğini bir kez daha ihtar ediyor.
Elinizdeki eser, Kevserî'nin hayat hikâyesini anlatmakla kalmayıp onun ilmî hususiyetleri hakkında da doyurucu malumat sunuyor. Kitap, geneli itibariyle ilim ehline hitap eden akademik bir çalışma görüntüsü verse de yazarın üslubu, onu herkesin zevkle okuyup istifade edebileceği bir kaynak hâline getiriyor.