TCK’nın 314. maddesinde silahlı örgütün tanımı yapılmadığı gibi unsurları da gösterilmemiştir. Maddede sadece amaç suç ve silah unsuruna yer verilmiştir. Ancak, maddenin 3. fıkrasındaki “suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuna ilişkin diğer hükümler, bu suç açısından aynen uygulanır” hükmü gereğince, suç örgütleri için zorunlu unsurlar silahlı örgütler için de geçerlidir. Ayrıca, silahlı örgütler aynı zamanda birer terör örgütü kabul edilmektedir ve TMK’nın 1 ve 7. maddelerinde terör örgütlerinin nihai amaçları sayılmıştır. Silahlı örgütlerin amaç suçları da bu maddede sayılan nihai amaçları hedefler. 1 ve 7. maddede sayılan amaçlardan biri için örgütlenmek, aynı zamanda bir terör örgütü oluşturmak anlamına da geleceğinden, her silahlı örgüt aynı zamanda bir terör örgütüdür. Bu nedenle, terör örgütlerinde bulunması gereken zorunlu unsurlar silahlı örgütlerde de bulunmalıdır. Dolayısıyla, silahlı örgütlerde; TCK 220. maddesindeki “suç örgütleri” ve TMK’nın 1 ve 7. maddelerindeki “terör örgütlerinin” unsurları ile TCK’nın 314. maddesindeki “amaç suç” ve “silah” unsurları bulunmalıdır ve tüm bu unsurların birleşmesi halinde bir yapılanma silahlı örgüt olarak kabul edilebilir.
Türk ceza yargılamasında, uygulaması en çok olan örgütlü suç TCK’nın 314. maddesinde düzenlenen silahlı örgüt suçudur. 765 sayılı TCK’da silahı çete olarak adlandırılan bu suç Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren ceza mevzuatında bulunan suç tipidir. Bu nedenle, bu suça ilişkin uzun yıllara dayanan yargısal içtihatlar mevcuttur. Her ne kadar terör suçlarına ilişkin yargılamalarda TCK’nın 314. maddesi çok fazla uygulansa da, değişik yapı ve oluşumların silahlı örgüt kabulünün yapıldığı içtihatlar yaygın değildir. Bunun nedeni, ilk matuf eylem ile silahlı örgüt kabulü yapıldıktan sonra artık o yapı hakkında her yargılamada yeniden silahlı örgüt kabulüne gidilmemesidir. Ancak, silahlı örgüt kabullerinde özellikle son zamanlardaki yargılamalarında ciddi ve yaygın hatalar yapıldığı görülmektedir.
Silahlı örgütün unsurları ve Yargıtay uygulamasında silahlı terör örgüt kabulünde aranan en önemli unsur olan matuf eylem kapsamında güncel yargılamları değerlendirdiğimiz çalışmada; Yargıtay’ın yüz yıllık içtihatları göz ardı edilerek verilen kararlardaki hukuka aykırılıklara ve bu kararlar esas alınarak yasal ve rutin faaliyeterin nasıl suçun yasal unsurları oluşmadan ağır cezalara gerekçe yapıldığına ve bu yönüyle belki de “insanlık tarihinin şahit olduğu en büyük hukuk görünümlü soykırıma” ışık tutmaya çalıştık. Kitabın hukuk alemine ve ilgilenlere faydalı olması dileğiyle.