Düşmanlara karşı en güvenilir korumadır.
Meşru arzuları yerine getirmek için bu dua'a çok faydalıdır.
Şeyh Tusi, Seyyid ibna Tawus ve Kafami, İmam Sahibuz Zaman'ın güvenilir bir temsilcisi olan Muhammad ibn Uthman Umri'ye göre, bu duanın İmam Muhammed bin Ali El Bakir ve İmam Cafer bin Muhammed El Sadık tarafından öğretildiğini bildirdi.
Allama Meclisi, bütün dindar alimlerin bu duayı okuduğunu söylüyor.
Şeyh Kafami, bu duanın izmi azam (Allah'ın büyük adı) içerdiğini söyler.
İmam Muhammed bin Ali El Bakir, Ehl-i Beyt'in düşmanlarının çöküşünü getirdiği için müminlere bu duayı okumalarını tavsiye etti.
İmam Cafer bin Muhammed El Sadık, Allah'ın bu duayı Musa Peygambere düşmanlarını yenmek için öğrettiğini söyledi.
Bu duayı her gün okuyun.
Bu dua özellikle Cuma gecesi yatsı namazından sonra ve Cuma günü ikindi namazından sonra okunur.
Her Perşembe akşamı okunması gerekir.
Şebbur Duası diye de meşhur olan Simat duasının Cuma gününün son saatlerinde okunması müstehaptır. Geçmiş alimlerin çoğu meşhur dualardan olan Simat duasını okumaya özen gösterirlerdi. Simat, Alamet ve nişane anlamına gelen “simeh” kelimesinin çoğuludur. Duada ismi azam, kabul olma nişane ve alametleri çok olduğundan bu isimle adlandırıldığı söylenmiştir.
Simat duasını, Cuma gurup vakti ve Cumartesi akşamları (Cuma gününü Cumartesi gününe bağlayan gece) okumak müstahaptır ve ayrıca bir yere gitmek isteyen veya bir haceti olan veya korktuğu bir düşmanla ya da çekinip korktuğu her hangi bir devlet adamıyla yüz yüze geldiği vakit bu duayı okursa hacetleri kabul olur ve düşmana karşı korunur.
Her kim bu duayı okuyamıyorsa duayı yazıp kolunun üzerine bağlar veya koltuk altına bırakırsa aynı tesiri göstermektedir. Şialar, Simat duasını Cuma gününün son saatlerine doğru (akşam namazı vakti girmeden önce) toplu veya ferdi olarak dini mekânlarda okumaktadırlar.
Simat duasında Allah, “İsmi Azam”, peygamberler ve Allah’ın elçileri ile tekellüm ettiği ve vahiy indirdiği mukaddes mekânlara and içilerek anılmaktadır. Duanın başında Allah’la münacat edilmekte ve zımnında Allah’ın nimetlerine değinilmektedir. Hz. Musa’nın İsrailoğulları ile birlikteliği, denizi yarıp içinden geçmeleri ve Firavun ve ordularının yok edilmesine işaret edilmektedir. Duanın başka pasajlarında Allah’ın Hz. Musa, Hz. İbrahim, Hz. İshak, Hz. Yakup ile konuştuğuna değinilmekte ve Allah’ın onlara yardım ulaştırdığını anlatmaktadır.
Allah’ın Hz. Âdem (a.s) ve soyuna olan rahmeti hatırlatmakta ve sonra Allah’ın geçmiş ümmetlere olan bereketine dikkat çekilmekte ve Peygamberimizin (s.a.a) soyu ve ümmetine olan bereketine vurgu yapılmaktadır. Allah’tan peygamber ve Ehlibeytine salat ve selam göndermesini istemekte ve Hz. İbrahim ve soyuna ulaştırdığı bereket ve rahmeti gibi onlara da bereket ve rahmetini ulaştırmasını istemekte.
Bu dua Şeyh Tusî'nin “Misbah" adlı eserinde, Seyyid İbn Tavus'un “Cema-lu'l-Usbu" adlı eserinde ve Kef'amî'nin kitaplarında muteber senetlerle Hz. Mehdi'nin (a.f) dört sefirinden biri olan Muhammed b. Osman-i Amri'den (r.a), yine İmam Muhammed Bâkır (a.s) ve İmam Cafer-i Sadık'tan (a.s) rivayet edilmiş ve Alame Meclisi onu şerhiyle birlikte “Biharu'l-Envar" adlı kitabında zikretmiştir. Şeyh'in "Misbah" adlı kitabında bu dua şöyle rivayet edilmiştir:
Güncellenme tarihi
8 Eki 2020