Devletsizler geliyordu, hem de diğerlerinden farklı olarak gerçeklerle geliyorlardı.
Sokaklara çalışabilmek için alacakaranlıkta çıkanlar onların sözlerini, kelimelerini, cümlelerini, gönüllerinde, akıllarında taşıyorlardı. Devletsizler onlara şöyle fısıldıyordu;
Devlet kutsal değildir, devlet kutsal olanı korumak için bekleyen bekçidir. Devlet kimsesizlerin kimsesi olmak için yapılan bir kurumdur. Eğer bunu olamazsa, kimsesizleri satarsa, kutsalı korumazsa yok edilmesi gereken bir asalaktır.
Devlet kutsaldır diyenler, sen işlerine burnunu sokma diye bunu söyler. Çünkü devleti kullanarak senden bir şeyler çalar. Rahatça konuşma özgürlüğünü çalar, rahatça düşünme özgürlüğünü, rahatça yaşama özgürlüğü çalar. Cebinden para çalar. Yapması gereken içleri 1 liraya yapabilirken 100 liraya mal eder ve bu parayı senden çalar. Sen ömrünü bir köle gibi tüketirken, sana; "devlet kutsaldır" diyenler yatlarında, şampanya ve havyar tüketir.
Sana itaat et derken, onlar itaat edenlerin kanları ve kemikleriyle yaptıkları tahtlarda oturuyor.
Sana, "karar sana aittir, efendi sensin," derlerken senin temsilci olarak seçtiklerin patronların çıkarları için kanunlar çıkarıyor.
Kutsal olan emektir, kutsal olan adalettir, kutsal olan sadece halktır. Geri kalanı o kutsiyetin devamı için yaratılan araçlardır. Bu yalanlara inandıkça kafirlerin tapınaklarında kaybolacaksın.
Devletsizler herşeyi yıkmak için geliyordu, alt yapıyı, güveliği, iletişimi, eğitimi, sağlığı… İşlerini bitirdiklerinde medeniyet denilen şeyden elle tutulur bir eser bile kalmayacaktı. Bu kez herkes hayatta kalmaya çalışacaktı.
Grikurt ve ekibi geliyor, çok daha karmaşık bir fırtınanın içinde hayatta kalmaya çalışacaklardı.
Grikurt ve ekibi geliyor. Kurdun Ezgisi’nde sizlere kaos savaşını anlatmak için geliyor…
Eğer bu macerayı beğendiyseniz geri kalanına arama penceresine Onur Diler yazarak ulaşabilirsiniz.
Yeni yayınlanacak kitapların bilgisi için beni sosyal medyadan takip edebilirsiniz.
Iİnstagram: brhpozitif
Facebook: yazaronurdiler