Sanatçıların yazdığı gurbet ürünlerinin hepsini imrenerek okumuşumdur. Öğretmenlik yaptığım yıllarda, "Ben de yurt dışına gitsem de böyle meyvelerle dönsem!" diye hayal ederdim. Zaman oldu, kader kalbimden geçenleri dua kabul etti ve hiç beklenmedik bir şekilde yolum gurbete düştü. Baudlaire'in, Balzac'ın, Victor Hugo'nun Paris'ine gitmek isterken Wolfgang Goethe'nin, Friederick Schiller'in, Raine Maria Rilke'nin, Günter Grass'ın, Jürgen Habermas'ın Deutschland'ına çıktı yolum... Almanya'da kaldığım altı yıl boyunca yaşadıklarım, gördüklerim, sezdiklerim ve okuduklarımdan bir sanat kumaşı dokumayı çok istedim. Zaman zaman not tuttum, zaman zaman tercüme yaptım. Bazen de yüreğimin mızrabına dokunan gerçekleri hikaye diye yazdım. "Tante Ruth", Kültür Dünyası dergisinin açtığı hikaye yarışmasında birinci oldu. "Avrupalı Mevlevi" isimli hikaye, Elif Film'in açtığı yarışmada jüri özel ödülü aldı. "Yol ayrımı", Türk Edebiyatı dergisinin açtığı Ömer Seyfettin Hikaye Yarışmasında mansiyona layık görüldü. Dostlarım, "Bunları mutlaka kitaplaştırmalısın!" dediler. Hikaye yazmak; bir dantel örmek, bir hat çekmek bir berrak su şırıltısı, bir gülün açmasıdır benim için... Gurbette açan çiçeklerin kokusunu sizlere getirdim.