BALYOZ KURGUSU: DİJİTAL TERÖR İLE 15 TEMMUZA

· Alibi Yayıncılık
5,0
1 atsauksme
E-grāmata
224
Lappuses
Piemērota

Par šo e-grāmatu

 Sözde Balyoz Davası, Türk Hukuk tarihine kara bir leke olarak geçti. Yüzlerce asker iftirayla ve dijital bir kurguyla hâkim karşısına çıkartıldı, tutuklandı, yargılandı ve hatta mahkûm edildi.

    17/25 Aralık süreci sonrası Anayasa Mahkemesinin yine tarihi bir kararıyla bu askerlerin tutukluluklarına son verildi,  tekrar yargılama süreci başladı, gerçek ortaya çıktı ve beraat ettiler.

    Bitti mi? Bitmedi. Bunca sahtelik ve kurguya rağmen 7 asker için Yargıtay’da süreç ısrarla devam ettiriliyor. Ayıpta ısrar ediliyor. Önümüzdeki günlerde geri kalan 7 asker için Yargıtay’ın kararı merakla bekleniyor.

     Bu sözde davada yargılanarak önce mahkûm daha sonra beraat eden (E) Tuğgeneral Süha Tanyeri kitabında; sözde Balyoz kurgusunu ilk günden alarak 15 Temmuz’a kadar getiriyor. Ve tüm sahtelikleri, hainlikleri, vefasızlıkları ve gerçekleri detayları ile sunuyor.

      Kitabını şu şekilde özetliyor sizlere:

      “Şayet gelecekte daha özgür, daha demokratik bir Türkiye Cumhuriyetinde yaşamak istiyorsak, Balyoz Davasında yaşadıklarımızı unutmamalı ve unutturmamalıyız. Ancak böylelikle yaşanılan ıstıraplar huzur bulur.

      Bizler; bir zamanlar mağduru olduğumuz bu dava sonrasında “Balyoz Davası Mağrurları” olarak tarihte yerimizi alırken, bu davayı kurgulayanlar, rol alanlar ve destek verenler ise gelecekte hukuk katliamının birer kötü figüranları olarak anılacaklardır.

      Bizler bu süreçte birilerinin vesayeti altına girmiş yargı sistemi ile kişilerin insanca yaşama haklarının nasıl ayaklar altına alındığını gördük ve yaşadık.

      Adaletin bir gün kendilerine de gerekli olacağı konusundaki ikazlarımızı göz ardı edenler, o zamanlar yaşanan hukuksuzlukları görmezden gelerek bırakalım yargı kendi görevini yapsın diyenler, şimdi katlettikleri bağımsız yargı sisteminden adil yargılanma beklemekte veya yargılanmamak için yurtdışına kaçmaktadırlar.

      Mahkeme salonlarında Hâkimlerin oturduğu kürsünün arkasında ‘’ADALET MÜLKÜN TEMELİDİR’’ yazar. Bu yazıyla özetle; adaletin devletin temeli, temel dayanağı olduğu ifade edilmektedir. Bu yazı sanıkların değil, yargıçların görebilecekleri bir yerde olmalı ki Yargıçlar her dakika bu yazıyı görerek verecekleri haksız kararların kişilere değil kendi devletinin temellerine zarar vereceğini idrak edebilsinler.

 

      15 Temmuz sonrasında; bir zamanlar askeri vesayete karşı omuz omuza çalıştıklarını iddia eden müttefiklerden birisi silahlı terör örgütü ilan edilirken diğer bir ortak ise terör örgütünü himaye eden devlet konumuna düşürüldü.

      Bütün bunların sonucunda müşterek hedef gerçekleştirilmiş, Türk Silahlı Kuvvetleri gerek güç gerekse halkının gözündeki itibarı açısından dibe vurmuş oldu.”                 

Vērtējumi un atsauksmes

5,0
1 atsauksme

Par autoru

 24 Haziran 1955 tarihinde Manisa’nın Salihli İlçesinde dünyaya geldi. İlk ve Orta öğrenimimi Salihli’de aldıktan sonra 1969-1972 yılları arasında Kuleli Askeri Lisesinde, 1972-1975 yılları arasında Kara Harp Okulunda okudu.

30 Ağustos 1975 tarihinde Piyade Teğmen olarak katıldığı Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde memleketimizin değişik bölgelerinde birlik Komutanlığı ve karargâh subaylığı görevlerinde bulundu.

1987 yılında Kara Harp Akademisinden, 1990 yılında ise Silahlı Kuvvetler Akademisinden mezun oldu. 1998-2000 yılları arasında Londra Silahlı Kuvvetler Askeri Ataşeliği görevinde, 2001 yılında ise Afganistan İnsani Yardım Harekâtı kapsamında Londra’da TSK İrtibat Subaylığı görevlerinde bulundu.

1’inci Ordu Harekât Başkanlığı görevini müteakip 2003 yılı Yüksek Askeri Şura kararları ile Tuğgeneralliğe terfi ettirildi.

Bu rütbede önce Tunceli’de konuşlu 4’üncü Komanda Tugay Komutanlığı görevini ve ardından Genel Kurmay Başkanlığı Stratejik Araştırmalar ve Etüt Merkezi (SAREM) Başkanlığı görevini yürüttü. Kadro yetersizliği nedeniyle 2008 yılında emekliye ayrılarak İstanbul’a yerleşti.

TSK Mehmetçik Vakfı İstanbul Temsilcisi olarak görev yapmaktayken, 22 Şubat 2010 tarihinde kısaca “darbeye teşebbüs” suçundan gözaltına alındı ve 26 Şubat 2010 günü tutuklanarak Silivri Cezaevine kapatıldı. Yapılan hukuksuz yargılamalar sonucunda 21 Eylül 2012 tarihinde 18 yıl hapis cezası ile cezalandırıldı. Verilen kararın, yargılama sürecinde yapılan hukuksuzluklar nedeniyle Anayasa Mahkemesi tarafından bozulması sonrasında, 1339 gün sonra 19 Haziran 2014 tarihinde tahliye edildi. Yeniden yargılama sonucunda 31 Mart 2015 tarihinde beraat etti.

Nilgün Tanyeri ile evli olup Aslı ve Sinan adında iki çocuğu bulunmaktadır. 

Novērtējiet šo e-grāmatu

Izsakiet savu viedokli!

Informācija lasīšanai

Viedtālruņi un planšetdatori
Instalējiet lietotni Google Play grāmatas Android ierīcēm un iPad planšetdatoriem/iPhone tālruņiem. Lietotne tiks automātiski sinhronizēta ar jūsu kontu un ļaus lasīt saturu tiešsaistē vai bezsaistē neatkarīgi no jūsu atrašanās vietas.
Klēpjdatori un galddatori
Varat klausīties pakalpojumā Google Play iegādātās audiogrāmatas, izmantojot datora tīmekļa pārlūkprogrammu.
E-lasītāji un citas ierīces
Lai lasītu grāmatas tādās elektroniskās tintes ierīcēs kā Kobo e-lasītāji, nepieciešams lejupielādēt failu un pārsūtīt to uz savu ierīci. Izpildiet palīdzības centrā sniegtos detalizētos norādījumus, lai pārsūtītu failus uz atbalstītiem e-lasītājiem.