À propos de cet e-book
Elbette mal, bir fitnedir ve dünya hayatında zengin ve fakir olacaktır.
Ancak mali güç ve imkanların, bunu aşıp dünyayı sahte bir cennet haline getirmesine İlahi Sünnet asla izin vermez. Hele ki mal; bireyin fitnesi olmaktan çıkıp toplumun fitnesi haline gelmişse buna hiç müsaade edilmez.
Buna; malı bireysel fitne aracı olarak kullanan Karun’u, Malın topyekun bir fitne aracı haline geldiği Firavunun Mısır’ını ve günümüz Avrupa’sını, tüm kapitalist düzenleri misal verebiliriz.
Karun, ziynetiyle toplumun içine çıkarak insanları fitneye düşürdü. Öyle ki insanlar; keşke bize de Karun’a verilenin gibisi verilseydi dediler.
Bunun üzerine Allah(c.c), onu ve yurdunu yerin dibine geçirdi
(Kasas:78-81). Ayette geçen hasf; ayın tutulmasını ifade eden husuf kelimesiyle aynı köktendir. Ayın nuru kendinden değildir. Bu nedenle Ay, insan aklını temsil eder. Yani şayet akıl, nurunu kendinden bilecek olursa, o da ayın tutulması gibi bir tutulma yaşar.
Nurunu yitirerek görünmez hale gelir. Kaybolup gider. Karun da malın parlaklığını kendinden biliyordu. Ben bunu, bana has olan bir bilgi sayesinde kazandım diyerek insanlara nispet yapıyor, bu şekilde insanların mala olan meylini kışkırtarak bunun hasretini çekmelerine yol açıyordu. Bu nedenle fazla geçmeden yerin dibine geçirildi. Demek ki mal-para, insanları tahrik etme vasıtası olarak kullanılmamalıdır. Bunu yapanlar bireysel olarak bunu yapsalar dahi şiddetle cezalandırılırlar. Karun, Malı bireysel manada fitne aracı olarak kullanmanın misalidir. Mal ve paranın sistemli bir şekilde kıllanıldığı Firavunların Mısır’ında ise Musa(a.s) şöyle dua etti:Ey Rabbimiz, Sen Firavuna ve adamlarına dünya hayatında nimet, ihtişam ve nice mallar verdin. Ey Rabbimiz, insanları yolundan saptırsınlar diye mi? Ey Rabbimiz, mallarını sil süpür, kalplerini sıktıkça sık. Çünkü o acı azabı görmedikçe iman etmeyecekler (Yunus:88).
Bununla, Musa Kelim şunu demeye getiriyor; Ben insanlara Senin rızanı, ahiret ödülü olan cenneti vaat ediyorum. Ama dünya hayatına karşı meyli, nefsine karşı zaafı olanlara bunlar etki etmiyor. Çünkü Firavun, paranın sihriyle insanları fitneye düşürüyor. Öyle ki insanlar; Firavunun sahte cennetini, ebedi cennete tercih ediyor. Firavunun parasının cazibesi ve büyüsü karşısında hikmet ve öğüt; kalbi zayıf, hedefi dünya olan kimselere bir fayda sağlamıyor. İnsanlar, paranın göz kamaştırıcı sahte parlaklığı karşısında hakikatin nurunu görmez durumdadır.
Bu nedenle Ey Rabbim! İmtihan dengesi için insanları büyüleyen Firavunun elindeki fitne-fesat aracını yok et. Bunun üzerine Allah(c.c) Musa’nın(a.s) duasını kabul ederek Firavunun ekonomik gücünü tams etti "(Yunus:99).
Avrupa, ekonomik gücünü kendi dünyevi sisteminin büyülü bir aracı haline getirmişti. İnsanları bununla aldatmaya başlamıştı. Bu nedenle ve İlahi sünnetin gereği olarak bunun tams(sönmek) olması gerekiyordu. Nitekim Allahın Rahmetiyle bu süreç başlamıştır. Tams; suretin şeklinin silinmesi(Yasin:66), yolun işaretlerinin kaybolması, ışık kaynağının tükenmesi (Murselat:8) gibi manalara gelir. Avrupa, sahte medeniyetini para üzerine bina etmişti. Şimdi onun tams olmaya başladığına şahit oluyoruz. Ama bu tams burada kalmayacak. Avrupa’nın ve tüm ehli dünyanın suretlerinin-güzelliklerinin silinmesi, varlıklarının bitmesi, sözde değerlerinin yok olmasıyla sonuçlanacaktır. Bunlar kaynak olarak, ışık ve cazibe aracı olarak parayı kullandıkları için paraları tams olduğunda bütün kozlarını kaybedeceklerdir.
Bu, apaçık bir müdahaledir. İlahi bir mucizedir. Biz Müslümanların büyük bir keyif ama aynı zamanda büyük bir ibretle bunu takip etmesi gerekir.Daha önce de ifade ettiğimiz gibi bu kriz-inşallah-Müslümanları etkilemeyecektir. Çünkü bu bir tams harekatıdır. Ama bu şekilde Müslümanları etkilemeye çalışan kişileri de Karun’un akıbeti beklemektedir.
Paranın tams olduğu dönemde ışığımızın, değerlerimizin güzelliğinin, çekim gücümüzün ortaya çıkmamasının mazereti olamaz. Devir, her zaman bizim devrimizdir. Fakat zalimlerin devrildiğine şahit olduğumuz zamanlarda çok daha iyi olmalıyız. Şahit olduğumuz Allahın Acayip işleriyle imanımız coşmalı, amelimiz artmalıdır İman ve amelleriyle, dualarıyla bu müdahalenin gelmesine vesile olan Tüm Müslümanlara selam olsun.
Notes et avis
À propos de l'auteur
İbrahim SARI, 1963 yılında, fakir bir ailenin tek çocuğu olarak dünyaya geldi…
Kendi deyimiyle HAYAT üniversitesini okudu.
Topraktan geldi toprağı sevdi..
Hayatı çile ve zorluklarla geçti…
Allah için kandırılmaya razı gelen yazar, Dünyaya farklı bir gözle baktı… İnsanlar onu anlamazsa bile o insanları anlamaya çalıştı..
Yunus Misali yaratılanı yaratandan ötürü seven yazar;
Dini, bilimsel ve siyasi konularda pek çok eser hazırladı. Bunların yanı sıra, yazarın ilim dünyasına yönelik çok önemli eserleri bulunmaktadır.
Yazar inkarcı düşünceye karşı mücadele eden tüm çalışmalarında, Kuran'ı ve Resulullah'ın sünnetini kendine rehber edinmiştir. Bu suretle, inkarcı düşünce sistemlerinin tüm temel iddialarını tek tek çürütmeyi ve dine karşı yöneltilen itirazları tam olarak susturacak "son söz"ü son nefesine kadar söylemeyi hedeflemektedir.
Yazarın tüm çalışmalarındaki ortak hedef, Kuran'ın tebliğini dünyaya ulaştırmak, böylelikle insanları Allah'ın varlığı, birliği ve ahiret gibi temel imanı konular üzerinde düşünmeye sevk etmek ve inkarcı sistemlerin çürük temellerini ve sapkın uygulamalarını gözler önüne sermektir.
Bilinmelidir ki, dünya üzerindeki zulüm ve karmaşaların, Müslümanların çektikleri eziyetlerin temel sebebi dinsizliğin fikri hakimiyetidir. Bunlardan kurtulmanın yolu ise, dinsizliğin fikren mağlup edilmesi, iman hakikatlerinin ortaya konması ve Kuran ahlakının, insanların kavrayıp yaşayabilecekleri şekilde anlatılmasıdır. Dünyanın günden güne daha fazla içine çekilmek istendiği zulüm, fesat ve kargaşa ortamı dikkate alındığında bu hizmetin elden geldiğince hızlı ve etkili bir biçimde yapılması gerektiği açıktır. Aksi halde çok geç kalınabilir.
Bu önemli hizmette öncü rolü üstlenmiş olan İbrahim SARI, Allah'ın izniyle, dünya insanlarının uyanışına ve Kuran'da tarif edilen huzur ve barışa, doğruluk ve adalete, güzellik ve mutluluğa taşımaya bir vesile olacaktır.
