Ancak uygulanan politikalar sorunlara çözüm bulamıyordu. Osmanlı Devleti’nde iç karışıklıkların olduğu, savaşların devam ettiği bu dönemde sosyal yaşam da değişiyordu. Kaybedilen topraklardan gelenler ve köyden kente göç edenlerle beraber şehirli nüfusu artıyordu. Nüfus artışı ile beraber teknoloji de şehirleri ve yaşamı değiştiriyordu. Elektrik, otomobil, tramvay, telefon, telgraf kullanılmaya başlanıyordu.
Basın yayın organlarının sayısı çoğalıyordu. Eğitim alanında Avrupa örnek alınarak kız öğrencilerin de eğitim alabildikleri yeni eğitim kurumları açılıyordu. Eğitimin yanında güzel sanatlar, mimari, resim, müzik gibi alanlarda da Avrupa etkisi görülüyordu. Avrupalı ressamlar tarzında resimler yapılıyor, mimaride Batı etkileri taşıyan eserler inşa ediliyordu. Yine Batı etkisiyle opera ve bale ülkeye girmeye başlarken tiyatroda yeni oyunlar yazılıyor ve oynanıyordu. Şimdi de XX. yüzyılın ilk yıllarında yaşanan gelişmeleri ile detaylıca görelim .....
Aslen Trabzon’lu olan Emre Sarı 1994 yılında Antalya’da doğdu…
Türkülerin çok etkili bir ifade gücü olduğunu belirten yazar; “Türk halk şiirinde işlenen konuların başında tabiat gelir. Lale, gül, sümbül, menekşe, çiğdem gibi çiçekler; dağlar, dereler, ırmaklar, ağaçlar ve kuşlar gibi tabiata ait varlıklar çeşitli vesilelerle sık sık dile getirilir. Koku ve güzellik yönüyle çiçekler, engelleyici vasfı ile dağlar, aaa elden sevgiliye ulaşacak özellikte olan rüzgârlar veya turnalar, yanık ötüşüyle insanin duygularına tercüman olan bülbüller türkü söyleyenin meramını anlatmak için başvurduğu motiflerdir” diyor.
Eşsiz medeniyetlerin beşiği olan Anadolu kültürüne hayran olan yazarın aynı zamanda arkeoloji alanında önemli çalışmaları bulunmaktadır…