“Temel bazı prensiplere riayet esas olmak kaydıyla insanların hareket ve düşünce sahası daraltılmamalıdır. Temel meselelere bağlı olarak, ortaya konan hareketin gidişatıyla alâkalı içtihat edebilecek serbestiyet akla verilebilmelidir. Yeter ki, fikr-i sâbitlere takılı kalıp ısrarcı tavırlar içinde olunmasın.İnsan, her mesele karşısında hakperestçe hareket ederek gerektiğinde doğru bildiklerinden dahi dönmesini bilebilmelidir. Ebû Hanife Hazretleri’nin, hakperest davranarak, içtihat ettiği meselelerin yüzde altmışından döndüğü bilinmektedir...”