Padişahların Akıl Hocaları

· Nesil Basım Yayın Gıda Ticaret ve Sanayi A.Ş
4,2
20 umsagnir
Rafbók
285
Síður

Um þessa rafbók

 İnsan nasıl ki beden ve ruhsa, akıl ve kalpse, görünenin ardında bir görünmeyen yani ki gönlü varsa, devlet dediğimiz dahi öyledir. Ecdat cihana hükmetmeden önce gönüllere hükmetmeyi, şehirlere girmeden önce gönüllere girmeyi şiar edinmiştir. Ve bilmiştir ki gönüllere girilmeden şehirlere girilemez!

Bu yolda devleti idare edenler, evvela gönüllerini terbiye etmiş ve gönüllerine hükmetmiş, kul olmayı bilmişlerdir. Ve bu maksadı kendilerine her daim anlatacak ve unuttuklarında hatırlatacak bir hocanın hemen yanında bulunmayı şeref farz etmişlerdir. Yoksa “Evliya ve enbiyaya intisabım var” demeleri, “Sultanlık bir kuru kavga imiş” deyip de gönüllerindekini bu denli söylemeleri başka bir sebepten değildir.

Ecdadın kurduğu bu gönül medeniyetinin görünen yüzü, sureti padişahlar ise bunun bir de ardında olanı, sireti ve bu bedenin bir gönlü ve aklı olması gerek. İşte bu kitapta görünenin ardında olanı, gönül medeniyetinin esas mimarlarını ve sultanların sultanlarını okuyacaksınız…

Yavuz Bahadıroğlu bize bir sırrı fısıldıyor; cihana sultan olmanın, gönül medeniyeti kurmanın sırrını…

Fatih Duman

Einkunnir og umsagnir

4,2
20 umsagnir

Um höfundinn

“Özgeçmiş” nedir sahi? Nerede doğacağıma, hangi millete mensup olacağıma ben karar vermedim. Kendi irademle olmayan şeylerle niçin övünmeli, neden bahsetmeliyim? Yazarın nerede doğduğu, kaç çocuk ya da torun sahibi olduğu kimi ilgilendirir? Yazar, topluma katkısıyla değerlendirilmelidir. Zaten benim kuşağın özgeçmişi filan da yoktur. Hatta doğru düzgün geçmişimiz bile yoktur. İdeolojik şiirlerle, ders kitaplarına tıkıştırılan yalanlarla, bizim kuşağın çocukluğunu çaldılar.

Kana kana oynayamadık: Çünkü oyuncağımız yoktu. Bırakınız oyuncağı, doğru düzgün karnımızı doyurmaya yetecek ekmeğimiz bile yoktu. Ama bol bol “cumhuriyet-hürriyet” kafiyeli şiirlerimiz vardı. Her bayram, lastik ayakkabılarımı çamurlara vuraraktan çığlık çığlığa bağırırdım:  “En büyük cumhuriyet/Bize verdi hürriyet...” Cumhuriyetin tek başına hürriyet demek olmadığını, hürriyet demek olması için insan hakları ve demokrasi ile içinin doldurulması gerektiğini sonra öğrendim. Öğrendiğimde de aldatıldığımı, âdeta benliğimin ruhumdan koparıldığını, paramparça edildiğimi fark ettim. 

Yıllar boyu sorularımı kendime sakladım. Kimselere açamadım. Açamazdım, çünkü bazı sorunları düşünmek kadar sormak da yasaktı. Sorularınız gırtlağınıza dizilir, soluksuz kalırdınız.  Yıllar boyu soluksuz kaldım. Soluksuzluk aslında yeni bir soluktur: Ben nefesim daraldıkça düşünüyor, hayatla ölüm arasındaki ince çizgide varlık arıyordum. Kalıplar işte o çizgide kırıldı. Kitaplarım o çizgide doğdu. O çizgide kitaplaşmaya başladığımı hissettim. Kısacası hayat, hayal ile o çizgide iç içe girdi. 

Dizi dizi merakın ardından sonsuzu arayışım başlar: Bu bir bakıma insanın kendini arayış serüvenidir. O gün bugündür, beni incitme fırsatını başkalarına vermemek için kendi duygularımı incitiyorum. Başkalarını hırpalamamak için kendi ruhumu hırpalıyorum. Bu yüzden yaşadığım yıllardan daha yaşlı biriyim: Hem yaşlı, hem yalnız. “Dünya” denilen şu ormanda, kitaplarım benim sığınaklarımdır. Onlarla yalnızlıktan kurtulurum. Kendimi hâlâ satırlarda çözmeye çalışır, geçmişimin en görkemli hikâyelerini sayfalarda ararım. Bir bakıma her kitabım, kayıp özgeçmişimi yazar.

Kısacası, kitaplarımla ben, ortak bir hikâyenin parçalarıyız. Özellikle tarih üzerine yaptığım çalışmalar, yayınladığım kitaplar, verdiğim konferanslar 20 Kasım 2004’te bana “Tarihi Sevdiren Adam” unvanını kazandırdı. Bu, hayatım boyunca aldığım en güzel ödüldür. Zaman içinde roman, hikâye, çocuk kitabı, araştırma, oyun, senaryo ve fikrî eserler olmak üzere, yüzlerce çalışmaya imza attım çok şükür. Ulusal bir radyoda “Hayatın Yorumu” başlıklı güncel yorumlarımı, televizyon programlarımı, günlük bir gazetede köşe yazarlığımla gazeteciliğimi sürdürüyorum. Ayrıca, Millî Eğitim Bakanlığı ile bazı tarihi projelere danışmanlık yapıyorum. Bir ömür böyle geçiyor...

e-mail: yavuzbahadiroglu@moralfm.com

YAYINLANMIŞ ESERLERİ 

TARİHİ ROMANLARI

• Malazgirt’te Bir Cuma Sabahı

• Çakabey

• Selâhaddin Eyyûbî

• Buhara Yanıyor

• Elveda Buhara

• Merhaba Söğüt

• Cengâver

• Turgut Alp

• Sunguroğlu/10 Cilt

• Binatlı

• Topal Kasırga

• Sahipsiz Saltanat

• Mavi Yıldız

• Cem Sultan/1-2 

• Endülüs’e Veda

• Şehzade Selim

• Şirpençe

• Mısır’a Doğru

• 4. Murat/1-2

• Ağalar Saltanatı 

YAKIN TARİH ROMANLARI 

• Dağlı

• Barla’da Diriliş

• Zindanda Şahlanış

• Kirazlımescit Sokağı

• Avukat Bekir Berk

• Sel

• Köprübaşı

• Kırım Kan Ağlıyor

GÜNCEL ROMANLARI

• Yolbaşı

• Boşlukta Yürümek

• Keşmekeş

• Yürek Seferi

FİKRİ ESERLERİ

• Hayatı Aşkla Yaşamak

• Eşim Çocuğum ve Ben

• Yaşam Bir Avuç Gül Bir Tutam Diken

• Gülü Arayan Adam

• Hayata Dilekçe

• Biz Osmanlıyız

• Osmanlı’da Şehzade Katli

• İnancın Zaferi Çanakkale

• Kemalist Yalanlar

BİYOGRAFİLER

• Canım Peygamberim

• Fatih Sultan Mehmed

• Yavuz Sultan Selim

• Kanuni Sultan Süleyman

• Bediüzzaman Said Nursî

• Osman Gazi

• Orhan Gazi

• I. Murad

• II. Murad

• Yıldırım Bayezid

• Çelebi Mehmed 

Gefa þessari rafbók einkunn.

Segðu okkur hvað þér finnst.

Upplýsingar um lestur

Snjallsímar og spjaldtölvur
Settu upp forritið Google Play Books fyrir Android og iPad/iPhone. Það samstillist sjálfkrafa við reikninginn þinn og gerir þér kleift að lesa með eða án nettengingar hvar sem þú ert.
Fartölvur og tölvur
Hægt er að hlusta á hljóðbækur sem keyptar eru í Google Play í vafranum í tölvunni.
Lesbretti og önnur tæki
Til að lesa af lesbrettum eins og Kobo-lesbrettum þarftu að hlaða niður skrá og flytja hana yfir í tækið þitt. Fylgdu nákvæmum leiðbeiningum hjálparmiðstöðvar til að flytja skrár yfir í studd lesbretti.