Ramazan Ateş...
Yazmayı ilk öğrendiği günden beri en sadık arkadaşı oldu kalemi. Gönlünden geçmeyeni yazmayı okurlarına karşı vefasızlık olarak gördü. Yüzünde her daim şiirlerindeki hüznü gördüm. Hecelerindeki mahzunluk yüzündeydi bitevî. Ne zaman onu görsem İzmir sokaklarında yürürken, aklıma hep şu gelirdi; " Şiir gibi yaşayan adam".
Onu okumayı yüreğimde saf kalmış noktaların genişlemesi gibi gördüm hep. Bazen bir şiire bir mısra, bir mısraya bir kelime koyar ve sen o anda bırakırsın düşündüğün her şeyi, başka, bambaşka bir diyarda sevgiden mürekkep bir dünya kurarsın kendine.
Şiiri sahne şovundan öteye geçirip bir yürek yangınına çeviren adam Ramazan Ateş… Onu okumak bu yüzden yaşamayı gerektirir. Hissedebiliyorsanız hala bir şeyleri, onun mısralarından mutlaka size dair bir şeyler bulabilirsiniz. Ama hissetme kabiliyetinizi kaybettiyseniz Ramazan Ateş şiirleri size biraz yabancı gelebilir. Genç bir şair tanımak isterseniz bence Ramazan Ateş'i ve ilk şiir kitabı Müptela'yı okumalısınız..
M.Ferhat KURMAN
25.01.2014
http://ferhatkurman.com/Okuma hevesim, düşsel bir ağrıdır bende. Derdime çare olacak kitaplardır beni benden alan. Okurken kitapları şekil, biçim, ün ve şöhretleriyle ayırt ederek değil. Yarama merhem olacak mı diye bakarım. Bu ister bir klasik olsun ister popülizmin kurbanı bir kitap ya da adı sanı duyulmamış tozlu raflardan sıyrılamamış bir eser, fark etmez. Ve fark etmedi de...
Katacağı bir değer olduğunu düşündüğüm için okurum. Kabından taşmak için. Ve her okuduğum kitap da başkalaştım. Değiştim, irkildim, kendime geldim.
Esrikliğiyle hoş bir seda bıraktı bende her kitap. Kimi zaman ağlaştım kimi zaman kurtuldum, öldüm, dirildim.
Vuslat için “Oku!” emrine ram oldum.
Okudukça yazmayı düşledim, yazmak…
İnsan bence gönülle yazar. Yazmak ne kadar zor bir iştir bilir misiniz? İnsanlar okumayı sevebilir ya yazmayı... Yazmak öylece sevilir mi?
Sevilir elbet o da sevilir…
Yalnız yazdığından mutlu olacak birileri varsa sevilir. Ben de yazmayı işte bu gönül akidelerine borçluyum. Nasıl okurken bir şeyi ya da birilerini seviyorsak veyahut ihtiyaç duyuyorsak, yazmak da bu minval üzeredir.
Kelimelerin bir kalbi ısıtacağına inanıyorsa eğer insan, yazmayı seçer. Ben de yazmaya bir yürek dolu dert ve sevgiyle başladım.
Müptelası olduğum bir gönle “Derdim olur musun?” diyerek.
Ve tarihle sarmaladım,
Gönlümü, usuma kattım. Değerlerimizi, benliğimizi yaşatmak istedim!
Türk milletinin sancılarını yaşamış abide şahsiyetleri edebiyat ve tarihle harmanlayarak gençliğin damarlarında kaynaması için yazdım!
Ve yazmak bazen sancılıdır. Yazmak için taşmak gerekir. Taşmak için de bazen saatlerce okuyorum. Okuyorum, okuyorum, okuyorum... Okurken yazacağım eser hususunda yararlı olacağını düşündüğüm kaynak olması ayrıca önem arz ediyor. Ve artık noktalarımız bir yerde bağdaşıyor, kelimeler çözülüyor.
Bazen öyle günler oluyor ki bir damla dahi taşmıyor. Çıkmazlarda kalıyorum. Bekliyorum ve bir an, bir seziş çare oluveriyor. Ben buna İlahi bir seziş diyorum. Yazılacak olanı yazdıran var çünkü.
Ramazan Ateş
facebook.com/ramazanates000
instagram.com/
ramazanates.com