Temmuz 2019 dosyasının ilk makalesini kaleme alan Eminalp Malkoç; Lozan sürecini başarı/başarısızlık tartışmaları üzerine değerlendirirken, anlaşma sürecine dair genel bir çerçeve oluşturuyor. Bununla birlikte Malkoç, dosya sonunda dönemin Lozan konulu karikatürlerinden bir derlemeyle, sürecin kamuoyunda nasıl algılandığına dair görsel bir destek sunuyor. Resul Babaoğlu, Lozan Konferansı’nın devam ettiği günlerde Sovyet Rusya delegesi Vatslav Vorovsky’nin suikaste uğraması ve bu olayın ardından Türk heyetinin baş delegesi olan İsmet İnönü’ye suikast tehlikesinin belirmesinin mevzubahis süreçte nasıl karşılandığını aktarıyor. Silvart Malhasyan, Türkiye içindeki ve dışındaki Ermeni basınında Lozan sürecinin Türkiye ve Batılı devletler açısından nasıl değerlendirildiğini dönemin basınından örneklerle aktarıyor. Hadiye Yılmaz Odabaşı; Lozan Barış Antlaşması’nın bir bayram olarak kutlanma sürecini Demokrat Parti’nin iktidar olduğu 1950 yılı odağında inceliyor.
Dosya dışındaki sayfalarımızda yer alan ve Evangelia Achladi, Aylin Koç ve Neşe Voyvoda’nın ortak çalışmasıyla hazırlanan makale; 1851 yılında bir dizi yıkıcı depreme maruz kalan Fethiye bölgesinin yerel tarihini, İzmir’de Yunanca çıkan Efimeris tis Smyrnis (İzmir Gazetesi) gazetesinde Mart-Mayıs 1851 tarihleri arasında yayımlanmış gezi notlarının çevirisi üzerinden aktarıyor. Mesut Yolal’ın makalesi Osmanlı suç cetvellerindeki verilerden hareketle imparatorluğun son yıllarında kumar oyunu ve kumarbazların genel özelliklerine dair ilgi çekici bir araştırma sunuyor. Aytaç Yıldız’ın makalesi ise Osmanlı-Türk modernleşmesi tarihinde önemli bir rol atfedilen Yirmisekiz Mehmet Çelebi’nin Paris seyahatinin amacına ilişkin eleştirel bir değerlendirme yapıyor. Zeynep Oktay Uslu’nun Toplumsal Tarih için Ahmet Yaşar Ocak ile yaptığı söyleşi İslam mitolojisini, evliya kültünü, Alevi ve Sünni kesimlerin İslam’a dair ürettikleri tarihsel bilinci ele alıyor. Türkiye akademisine yönelik kapsamlı bir eleştiri içeren bu söyleşi, yakın tarihimizin önemli tarihçilerinden birinin mesleğine yaklaşımına da ayna tutuyor. Stefo Benlisoy’un yazısı ise son yılların en popüler dizilerinden olan Chernobyl’den hareketle, hem Çernobil olayının tarihsel arka planını sunuyor ve dizinin Sovyet siyaset ve toplumsal hayatını ne ölçüde yansıttığını sorguluyor hem de bu nükleer felaketin küresel ekolojik krizle bağlantısını vurgulayarak barış ve ekoloji siyasetine ihtiyacımızın güncelliğini gösteriyor.
Emel Seyhan’ın hazırladığı “Osmanlı Basınında Yüz Yıl Önce Bu Ay” sayfalarında ise Temmuz 1919’da basında yer almış haber kesitlerinden bir derleme sunuluyor.