VAsat SERİSİ: 1 KİTAP VASAT / casus provokatör suikastçi
Bu e-kitab haqqında
İnsanlar kuzeyde kalan şehirlerde zar zor hayatta kalıyor, hayatta kalabilenlerin çoğu insanlıktan çıkıyordu. Birbirlerini avlıyor, küçük yerleşim yerleri, kırılgan müttefiklikler oluşturuyorlar, bu küçük yerleşim yerleri, sıcak veya temiz su kaynakları, av alanları için birbirine acımasız savaşlar açıyordu. Çok çok azı hatıralarında kalan medeniyeti koruyabilmişti.
Vasat bu devamlı değişen, karanlık ve vahşi çağın içinde gelip geçen yüzlerden biriydi, genç kadın yeni bir krallığa esir düşmüş bir köleden ibaretti. Hiçbir işte iyi de değildi. Genç kadın neredeyse her konuda başarısızdı, güzel sayılacak bir yüzü hatırı sayılacak kadar kası vardı, elleri sert ve nasırlıydı.
Aşçı ve bulaşıkçı onu kovmuş, Muhafız Eğitmeni onun için; “Hayatımda böyle berbat bir nişancı görmedim,” demişti.
Ama Vasat yorulmuyor, işten kaçmıyordu.
Çamaşırcının çalışana ihtiyacı yoktu, harem için ise fazla kaslıydı, ayrıca Kral'ın yanına yeni buldukları bir köleyi sokacak da değillerdi. Bu yüzden temizlik işlerine verilmişti, en iyi arkadaşı bir faraş ve süpürge, bazen de paspas oluyordu. Sabahları sokakları süpürenlere katılıyor, akşamları saray ve belediye koridorlarını temizliyordu. Öğleden sonraları camları, hafta sonları lağımlara gönderiliyor, akşam yemeğinden sonra boş kalıyor, gece yarısı emredildiği gibi yatakhaneye teslim oluyordu.
Sıradan bir hayatı vardı, vasat bir yaşamı...
Eğer yapabilirse beş yıl burada hizmet edecek, beş senenin sonunda özgür olabilecekti. Ancak sıradan hayatı şehrin içinde hiç beklenmedik bir şekilde değişecekti.
Ve her şey bir cinayetle başladı.
Evet, sözümü tutup kitabı tamamladım. Bu kitaba başladığımda Türkiye İşçi Partisi için online bir kitaplık açıp, oraya kitabın gelirleri partiye gelecek şekilde yüklemeyi planlıyordum ama olaylar hiç de beklediğim gibi gerçekleşmedi.
Bu yüzden bu kitabı ücretsiz olarak kendi kütüphaneme ekliyorum ve 19’a itaf ediyorum.
19 Hakkında;
2023 yılında milletvekillerinin söylemlerinden çok etkilendiğim Türkiye İşçi Partisi'nden birkaç ay sonra gerçekleşen Büyükçekmece Vakası nedeniyle ayrıldım.
Büyükçekmece Vakası nedir?
Kısaca anlatayım:
28 Mayıs 2023'te yapılan birinci seçimin ardından Kemal Kılıçdaroğlu'na destek bildirisi, parti merkezinden onay alınmadan yazılmış. Teknik olarak hatalı bir bildiriydi. Normalde bir bildiri birçok yerden onay alır. Bunların hepsi göz ardı edildi ve doğrudan gönderildi.
Bu bildirideki hatalı ifadeler fark edilince dağıtılan il ve ilçelerde sorumlular ifadeye çağrıldı. Büyükçekmece'den İlçe Başkanı ve Parti Avukatıyla birlikte gittik. İfadeye çağrılma olayı bilerek ve isteyerek parti mensuplarından, gönüllülerden gizlendi. Sebebi çok da karmaşık bir durum değildi, insanların bunu duyunca korkup kaçacaklarını düşünmüşlerdi.
Ancak bizden bahsediyoruz; %02 oy alan bir partiye, sosyalist olan bir partiye Türkiye Cumhuriyeti'nde katılan insanlardan...
Korkacak olsak o kapıdan içeri girmeyiz.
İfade esnasında dağıtıma katılan bir parti üyesinin adı savcıya verildi. Söz konusu kişiye haber verilmemiş, rızası istenmemiş ve bunun yanında "Seni polis teşhis etti" denilerek de yalan söylendi. Adı verilen genç arkadaşımız bunu fark edince ulaşabildiği bütün Whatsapp gruplarına konuyu haber verdi.
Bu ortaya çıkınca olayın örtbas edilebilmesi için 3. Bölge Sorumlusu, İl Başkanı, İlçe Başkanı da katıldığı bir toplantı yapıldı. Bu toplantıda emniyete adı verilen arkadaşımız susturulmaya çalışıldı, komite üyelerinden biri ona "çeneni kapamayı öğrenmelisin..." dedi. Başka bir arkadaşımıza bir tartışmanın sonunda İl Başkanı "provokasyon yapma - provokatörsün" dedi. Daha sonra aynı kişiler toplantıya katılıp olaya tepki gösteren parti üyelerine "burasını biz yaptık, ne zorluklarla yaptığımızı biliyor musunuz, beğenmiyorsanız CHP'ye gidin" dediler. Ardından toplantı bitirildi ve bizi; parti için iki hafta boyunca 400 görsel hazırlayan sosyal medyacıyı, gece 03'e kadar video hazırlayan art direktörü, her bildiri dağıtımına katılan emekli üyeleri... yani partiyi, partiyi biz yapanları partiden kovarak ilçe binasının kepenklerini kapattılar.
Sonrasında da ismi emniyete verilen arkadaşımızın, bu olaylara tepki gösterenlerin itibarsızlaştırılması için gösterilen çabalar, itiraz etmeye çalışanlara soruşturma açılarak tedbir konulması sonucunda partiden ayrıldım. Bu olayların pek çok aşamasına bizzat şahitlik yaptım.
Bu saçma sapan olaylara hâlâ ne Erkan Baş, ne Ahmet Şık, ne Sera Kadıgil bir şey söyledi. Ve hâlâ bu vakıada görev yapan kişiler görevlerine devam ediyorlar.
Partiden ayrılan 19 kişiye gelince; beşiyle neredeyse her gün, geri kalanıyla da bulduğumuz her fırsatta görüşüyoruz. Büyük kısmıyla bu vakıa sayesinde tanıştım. Onları tanımaktan da büyük gurur duydum.
Bu kitap işte o 19'a adanmıştır.
"Ya hep beraber, ya hiçbirimiz...”
Hepinize şimdiden keyifli okumalar ve güzel düşler
diliyorum. Zira düşlerimizden başka ne kaldı ki?
Onur DİLER
Temmuz 2023
Reytinqlər və rəylər
Müəllif haqqında
Onur Diler 1977 Karşıyaka doğumludur. İlk, orta ve lise eğitimini Karşıyaka'da tamamlamış, bu süre zarfında, eskrim, doğa turları ve tırmanış, bisiklet, Krav Maga, Tiyatro, Frp ile ilgilenmiştir.
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Sinop Su Ürünleri Fakültesi mezunu olan yazar bu süre zarfında Scuba ve apnea ile ilgilenmiş, Judo ve Karete öğrenmiştir.
Halen İstanbul'da yaşamaktadır.
