Veba, insanın ve aydınlığın şiiridir. Bu şiirde renkler alabildiğine koyu, ancak yazarın sesi o denli umut doludur. Beklenmedik bir boyuta ulaşan veba salgını, tüm Oran kenti sakinlerini önce umutsuzluğa boğar, ardından Doktor Rieux, Tarron ve Grand'ın gösterdikleri dayanışma örneği, başta yetkililer olmak üzere, herkes için güç ve umut kaynağı olur. İşte Albert Camus'nün insana bakışı ve inancı, bu noktada karşımıza çıkar. Camus, okurlarını, ortadan kaldıramayacağını bile bile vebayla savaşan Doktor Rieux'ün kişiliğinde, dünyanın saçmalığını, yenilginin sonu gelmeyeceğini bile bile kötülüklere karşı çıkmaya, yaşama anlam katmaya çağırır.
1957’de Nobel Edebiyat Ödülü’nü önemli edebi üretimi ve açık görüşlü içtenliği ile zamanın insan bilincini aydınlatmasıdan dolayı kazanmış olan Albert Camus, 20. yüzyılın en önemli ve en etkileyici yazarlarından birisi olmuştur. Fransız-Cezayir’li, yazar, gazeteci ve filozof olan Camus’nun fikirleri Absürdizm akımının öncülerinden biri olmasını sağlamıştır. Hayatı boyunca kendisini bir varoluşçu yazar olarak görmemiştir ne kadar Sartre tarafından varoluşçu değerlendirildiği halde.
Babasını I.Dünya Savaşı’nda kaybeden Camus, Cezayir Üniversitesi’nde eğitim görmüştür. Üniversitenin futbol takımında kaleciliği yakalandığı veremden dolayı bırakmak zorunda kalmıştır. II. Dünya Savaşı sırasında Fransız direniş “Combat”’ya katılmıştır ve aynı ismi kullanan gazetede çalışmaya başlamıştır. Anti-nazi yazıları yazan bu gazetenin 1943’te editörü olmuştur. 1949 vereminin tekrarlaması yüzünden iki yıl inzivaya çekilmiş ve ardından “Başkaldıran İnsan"ı yayımlamıştır. Felsefeye olan ilk katkısı absürd fikridir. Bu fikri “Sisifos Söyleni”’de açıklamış, “Yabancı” ve “Veba” gibi eserlerinde işlemiştir.
Camus okuyucusuna mutluluk ve üzüntü, hayat ve ölüm, ışık ve karanlık gibi düalizm öğelerini sunmuştur. Camus felsefesini en iyi anlatan sözlerinden biri: “hayat hiç bir şey değildir, itina ile yaşayınız.”. Hayatın bir anlam aramaya çalışmayacak kadar kısa olduğunu, nihayetinde bir anlamı olmadığı, anlamı olsa bile olmasının hiç bir şey değiştirmeyeceğidir. Bu yüzden insanın yapabileceği en iyi şey hayatını yaşamak olduğunu anlatmaya çalışmıştır. Nobel Ödülü’nü aldıktan üç yıl sonra trafik kazasında ölmüştür. “Mutlu Ölüm” ve “İlk Adam” adlı eserleri ölümünden sonra basılmıştır.