Yapıtına, 1911 Devrimi ve Çin’de çağdaş siyasetin doğuşuyla başlayan Hui, siyasi yaşamdaki ilk kımıldanmaların,1960’lardaki radikal tomurcuklanmanın ve daha yakın dönemdeki liberalleşmenin izlerini sürerek bügünkü yol ağzına kadar geliyor.
“Yüzyılın özü, 1911 Devrimi’yle başlayıp 1970’lerin ortalarındaki Kültür Devrimi’nin sonuna kadar süren ‘uzun devrim’dir,” diyen Hui, Çin’in 20. yüzyılındaki “siyasileşme”yi üç veçhede inceliyor: siyasi bütünleşme, kültür ve siyaset, halk savaşı.
Wang Hui, “siyasileşme”yle birlikte “siyasetsizleşme”nin de önemine dikkat çekiyor: “Parti, halk savaşı koşullarında kitle çizgisiyle içli dışlıydı; düşünceleri ‘kitlelerden kitlelere’ taşıyarak devasa bir gügüç yaratıyordu. Ama iktidar partisi çoğu zaman kitlelere yabancılaşıp sıradan yoz bir siyasi makineye de dönüşüyordu. Ben bu olguya Partinin katmanlaşması, yani siyasetsizleşmesi diyorum.”
Peki bunca dalganın ve siyasi tartışmanın ardından, gerçekten eşitlikçi ve katılımcı bir sistem kurabilmesi için Çin’in bugün ne yapması gerekiyor? Hui’nin tartıştığı bu kritik soru, yeni bir süper güç olma yolundaki ülkeye dair ilerici tartışmaları da yeniden gündeme getiriyor…
1959’da Çin’de doğan Wang Hui, Pekin’de Tsinghua Üniversitesi’nde profesördür. Çalışmaları çağdaş Çin edebiyatı ve düşünce tarihi üzerine yoğunlaşmıştır. 1996-2007 arasında Çin’de çok itibar gören Duşu (Okumak) adlı derginin editörlüğünü yapmıştır. ABD’de çıkan Foreign Policy (Dış Politika) dergisi 2008’de Wang Hui’yi dünyanın en önemli 100 aydını listesine koymuştur. Harvard, Edinburgh, Bologna (İtalya), Stanford, UCLA, Berkeley, Washington üniversitelerinde ders vermiştir. China’s New Order (Çin’in Yeni Düzeni), Harvard University Press, 2006; The End of the Revolution (Devrimin Sonu), Verso, 2011; The Politics of Imagining Asia (Asya’yı Düşleme Politikası), Harvard University Press, 2011 China’s Twentieth Century (Çin’in Yirminci Yüzyılı), Verso, 2016, kitaplarının yazarıdır.