Geç Osmanlı döneminin kadın yazarları Avrupa’daki, Batı’daki kadınların durumunu nasıl görüyorlardı? İstanbul’a gezgin olarak gelen Fransız kadın yazarlar, başta harem olmak üzere, Osmanlı kadınlarının hayatını nasıl görüyorlardı? Bu gördüklerinden, genel olarak, kadınlık durumuna ve kadınların özgürlük taleplerine dair, ne gibi sonuçlar çıkartıyorlardı? “Ataerkil kıskaçlar,” bu kadınların fikirlerini, eylemlerini ve onlar hakkında oluşturulan imgeleri nasıl etkiliyordu?
Senem Timuroğlu, geç Osmanlı döneminde oluşmuş bu heyecanlı, incelikli ilişki ve iletişim ağı içinde, Avrupa feminizmi ile “aydınlanmış dindar” kadın hakları söylemi arasındaki etkileşimin bir portresini çiziyor. Bu karşılaşma ve etkileşim içinde çıkılan “özgür kadın”ı arama yolculuğunu takip ediyor. “Öncü” sıfatını hak eden kadınların fikirleriyle, kişilikleriyle ve hikâyeleriyle tanıştırıyor bizi kitap: Fatma Aliye, Selma Rıza, Hayriye Ben-Ayad, Şeref, Hatice Zinnur, Nuriye hanımlar ve George Sand, Marc Hélys, Marcelle Tinayre, Grace Ellison “madamlar”... Bu hayranlık uyandırıcı kadınlar arasındaki arkadaşlığın yer yer romana benzer hikâyesi...
Notre Dame de Sion Fransız Lisesi’ni bitirdikten sonra Mimar Sinan Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldu. Paris’te Doğu Dilleri ve Kültürleri Enstitüsü’nde ve Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatı bölümünde iki yüksek lisans derecesi aldı. 2017’de Paris Sorbonne IV’te “19. yüzyıl Osmanlı ve Fransız Kadın Edebiyatına Feminist ve Transnasyonal Bakışlar” adlı tezini tamamladı. 2009 yılından beri Özyeğin Üniversitesi’nde Türk Edebiyatı derslerinin yanı sıra toplumsal cinsiyet ve edebiyat, feminist teori üzerine seçmeli dersler vermektedir. Araştırma alanları arasında kadın edebiyatı tarihi, dişil yazı, Fransız feminizmi ve post-hümanist teoriler bulunmaktadır.