Post-truth olarak adlandırılan bu yeni dönemde, tarihçilik açısından problematik görünen üç ana konu incelendi. Bunlardan ilki, tarihin ve tarihçiliğin geleceğine ilişkin riskler ve tehditler. Diğeri, ilkiyle bağlantılı olarak tarihin öteden beri siyasiler tarafından bir meşruiyet aracı olarak kullanılıyor olmasının günümüzdeki durumu ve suistimaller. Son olarak da yeni medyada üretilen tarihsel bilginin gerçekliğinin denetlenememesiyle ortaya çıkan ve toplumsal kutuplaşmalara yol açan bilgi kirliliği. Böylelikle, post-truth çağında gerçeğin peşinden koşan tarihçilerin ve tarih severlerin, yeni medya ve onun uzantılarıyla nasıl yüz yüze kalacağı konusunda bir resim sunulmaya çalışıldı.
Amacımız, bu üç soruna çözümler getirerek konu sonlandırmak olmayıp konunun özellikle akademisyenler tarafından tartışılmasını sağlayacak bir gündemin oluşturulmasıdır.