Su varlıkları yönetimi açısından, dünyadaki toplam su miktarı 1,4 milyar km3’tür. Bu suların %97,5’i okyanuslarda ve denizlerde tuzlu su olarak bulunmaktadır. Geriye kalan suyun ise sadece %2,5 oranındaki (35 milyon km3)’ü tatlı sulardan oluşmaktadır. Diğer taraftan bu tatlı suyun tamamı da canlılar için elverişli koşullarda değildir. Tatlı suyun önemli bölümü (%69,5) kutuplarda buzul olarak veya donmuş toprak tabakasında bulunmaktadır (Kalkınma Bakanlığı, 2014). Geriye kalan su ise yer altı ve yer üstü su potansiyeli olarak karasal kaynaklı kullanılabilir tatlı suları oluşturmaktadır. Kaldı ki bu suların büyük bölümü de insan etkisi ile kimyasal, ekolojik, miktar açısından kötü durumda olduğundan, iyi durumdaki kullanılabilir su miktarı daha da azalmıştır. Dünya üzerindeki tatlı sular, sadece içme suyu olarak insanlık için değil, ekosistemi oluşturan tüm bitki ve hayvanlar için de vazgeçilmez bir doğal varlıktır. Yeterli ve iyi kalitede suyun varlığı; tatlı su ekosistemlerinin, insanlığın, tarımsal sulama ve üretim açısından gıda güvencesinin ve sürdürülebilir kalkınmanın temel bir unsurudur.
Suyun doğa ve insan yaşamı kadar, sektörel kullanım açısından da büyük önemi vardır. Çevresel su ihtiyacı ve içme-kullanma suyu yanında tarım, hayvancılık, sanayi, madencilik, turizm, enerji ve ormancılık gibi birçok sektör suyu kullanmaktadır. Özellikle yeterli suyun olmadığı havzalarda aşırı nüfus artışı, nüfus artışı ile daha da büyüyen kentler ve sanayileşmenin de artmasına paralel olarak kırsal alanlardan kentsel alanlara doğru artan göç ve bu göçün sonucunda meydana gelen nüfus değişimleri, ülkelerin gıda ihtiyaçlarını karşılamak maksadı ile tarımda suyu aşırı miktarda kullanmaları, ayrıca sanayi, tarımsal ve evsel kaynaklı kirlilik, iklim değişikliği etkisi ile yağış rejimlerindeki değişmeler gibi bir çok etmen hidrolojik döngü, su kalitesi ve miktarını etkilemektedir. Özellikle nüfus artışı kaynaklı kentleşme, su üretim fonksiyonu ile ön plana çıkan orman, mera ve makilik gibi doğal alanların amaç dışı kullanımı su toplama havzalarının bozulmasına yol açan ve su havzalarındaki su üretimini olumsuz etkileyen önemli baskı unsurlarından birini oluşturmaktadır. Bu durum doğa ve insanoğlu tarafından kolaylıkla yararlanabilecek olan elverişli tatlı su miktarının aslında ne kadar sınırlı olduğunu ve bu nedenle de çok iyi bir planlanma ile yönetilmesi gerektiğini göstermektedir.