Kelebek etkisiyle nice hayatlara dokunma şansına sahip olduklarını nasıl da inkar edebiliyorlardı.
Bu ne büyük bir farkındalıksızlıktır ki, kimi zaman içten kopan kimi zaman dıştan fısıldayan bencilliğin sesine kolayca teslim oluyorlardı.
Asla yalnız olmadığını, iradeli bir varlık olan insan formuna ilahi bir amaç için devşirildiğini nasıl olup da anlayamıyorlardı.
Ve nasıl olup da iyiliği yanlız kendilerine, kötülüğü herkese layık buluyorlardı.
Evrenin gözü kulağı olduğunu, iyi ve kötü eylemlerin gök kubbede yankı bulduğunu nasıl olup da akıl edemiyorlardı.
Ve aynı insanlar şeytanla savaşmak yerine kör sağır ve dilsiz numarası yapmayı nasıl maharet sayabiliyorlardı.
Dindar olmaya gerek yoktu ilk adımda, insan olmaya gerek vardı. İnsan olmak dinin sahibini sorgulatacaktı nasılsa. Ve mutlu olmak, insan olmayı başaranların ödülü olacaktı.