Bir gece, rüyasında anneannesini görür. Aylar önce vefat eden bu nur yüzlü ihtiyar, Ali için bir seccade ayırdığını ve bu harika hediyeyi kullanması durumunda cennete uçacağını müjdeler.
Söz konusu hediye, eski bir dolabın alt gözünde saklıdır. Ali onu bulduğunda namaza başlamaya niyetlenir ama, en sevdiği insan dikilir karşısına:
Aldığı karar yüzünden kendisini her fırsatta azarlayacak ve hiç acımadan dövecek babasıdır bu…
Ali'nin tek sığınağı, gözyaşları içinde yaptığı dualarıdır. Bir de alt komşuları, Hakkı Dede vardır ona yardımcı olan, Ali'yle birlikte onun babasına direnen...
…
Peygamber Efendimizin 'dünyada en çok sevdiği' üç şeyin başında gelirdi namaz.
'GÖZÜMÜN NURU' olarak tarif etmişti onu, ya da 'DİNİN DİREĞİ.'
Diğer bir sözünde ise 'MÜMİNLERİN MİRACI..."
Aynı miraçta yaşanan yolculuk gibi, onları ufuklar ötesine taşıyan, oradan da göklere yükselten bir 'BURAK'.
Cüneyd Suavi, 'ALİ'NİN SECCADESİ'yle o burak'ı anlatıyor bu romanında.
Tüm çocuklara ve kalbi çocuk saflığında kalan herkese…