Aydınlanma kendini başlıca Boşinanç ile karşıtlık içinde belirler. ‘Aydınlanma’ sözcüğünün ‘bilgi’ için bir eğretileme olarak kullanılması Aydınlanmanın özü açısından ilgisizdir. Eğer “Aydınlanma” terimini “bilgi” ile anlamdaş olarak kullanmayı istersek, Dünya Tarihinin kendisi kesintisiz aydınlanma sürecidir.
Germanik Aydınlanma birincil olarak Katolik Boşinancı Reformasyon ile yenemeyen ama Karşı-Reformasyonun denetiminden de kaçmayı başaran Fransa’ya özgüdür. Protestan Avrupa’da duyunç özgürlüğünü kazanan halkların göreli olarak barış içinde yer alan devrimleri ile karşıtlık içinde, Katolik Fransa’nın yaşadığı zor, şiddet ve terör süreci yalnızca boşinanç kültürünün despotizmi yenmede başarılı olamayacağını gösterir. Yurttaş Toplumu ancak yurttaşların kendileri tarafından kurulabilir, Aydın Despotlar tarafından değil.
Aydın hiçbir zaman aydın-olmayan boşinançlı halk ile eşit değildir; kurtarıcıdır, önderdir, ve Aydını “aydın” yapan belirlenim “halk” ile karşıtlık içinde olmasıdır. Aydınlanmanın belgisi “Herşey halk uğruna, ama hiçbirşey halk tarafından değil” formülünde anlatılır. Aydın için halk her zaman “halk” olarak kalmalıdır.
Aydınlanma felsefesi denebilecek olan şey ussal olanı, herşeyden önce “evrensel insan haklarını,” evrensel özgürlük ve eşitliği yadsımaktan oluşur. Bir “felsefe olarak görülebileceği düzeye dek, Aydınlanma felsefesi usdışının toprağında, görgücü temeller üzerinde gelişir, ve kuramsal kuşkuculuk kılgısal yararcılık ile tamamlanır. Sözde “Us Çağı”nın Usa güvenmeyen kuşkucu karakterini temsil eden ve sözde felsefesi görgücülükten başka birşey olmayan Aydınlanmanın “ussalcı” karakteri kendini yalnızca boşinanç karşısında ölçen bir usun kibridir.
— AZİZ YARDIMLI